Suvla İle Tanışma
Suvla’yı iki
yıl önce, Çanakkale’de tatil yaptığımızda tanımıştık. Görmüştük daha doğrusu
çünkü feribotla Eceabat’a geçmiş ve dönüşte
Suvla Şarapları tabelası ilişmişti gözüme.
Aaa, burada
bir şarap fabrikası var demiştim ve ismini bilmediğim, şaraplarını tatmadığım
için kendimi biraz kınamıştım, (halbuki lansmanı henüz yapılıyormuş...)
Durup
girmedik, Şehitlikleri ziyaret etmenin verdiği o derin hüzün ve saygı hissinin
etkisindeydik, yola devam edecektik ve zamanımız kısıtlıydı, ama İstanbul’a
döner dönmez arayacak ve sonunda bulacaktık...
Suvla Yaklaşımı
Şarabı
tarife geçmeden şekil ve öz üzerine birkaç kelam etmek istiyorum.
Suvla
şaraplarını adlandırırken çoğunlukla bölgedeki yer isimlerinden, bağlardan
ilham alıyor, Kabatepe, Kirte buna birer örnek. Aynı zamanda etiket görselini,
grafiğini de ürettiği coğrafyaya göre yapıyor ki bu ekstra bir puan kanımca...Nasıl
ki biçim ve öz buluşması Aristo felsefesinin önemli ayaklarından birini teşkil ediyorsa,
ki kendisi Suvla bağlarının üretildiği topraklarda yaşamış, şarabını yudumlamış
ve bugün Batı uygarlığı diye adlandırdığımız (hem tapıp hem tukaka ilan
ettiğimiz) şeyin düşünsel temelini atmıştır, Suvla da şaraplarının öz ve biçimini buluşturuyor, buna göre isimlendiriyor ve çok da iyi yapıyor...
Bunun neresi
ilginç diyebilirsiniz, yüzyılların şarapçılık geleneği, fakat Türkiye
şarapçılığında pek önemsenen bir durum değil, benim bildiğim bağıyla,
bölgesiyle müsemma bir Sarafin var ki o da yıllar yılı bir fenomen, bir
şarapçılık doruğu olarak sunuladurdu. Sadede gelelim ve şarabımıza geçelim.
Kabatepe the Wine
Gizlemiyorum
ki kupaj şaraplara özel bir ilgim var ve nerede Cabarnet, Merlot, Şiraz veya
Adakarası veya Öküzgözü kırması görsem ilgim canlanır, denemek, almak isterim.
Tamam bu şarabın geneli için de geçerli fakat kupaj şarapların sürprizli bir
yanı ve de etkisi var. Kabatepe’yi Real raflarında bulduğumda da benzer bir
hissiyata kapılmış, şahane fiyatına (11.99 veya 12.99 olmalı) 2 şişe almıştım.
Koku
Kabatepe çok
güzel kokan bir şarap, yumuşak, genzinizi okşayan bir kokusu var. Hatta ve
hatta içmekten çok kokladım diyebilirim ilk başta, açtıktan 10-15 dk. sonra
kokusu ve tadı da elbette tam oturuyor, dolayısıyla hemen tüketmemek gerek...
Tat
Kabatepe
hafif tatlımsı bir his uyandıran, dengeli, orta gövdeli, aromatik bir şarap.
İlla tanımlamak gerekirse meyvemsi bir tınısı var ama hangi meyveler olduğunu tadımcının
hayal ve damak gücünüze bırakıyorum. Cabernet, Merlot ve Syrah gibi üç güçlü,
klasik üzümün karması olması herhangi bir kargaşaya yol açmıyor, aksine bir çok
mono şaraptan daha dengeli ve oturmuş bir yapıya sahip.
Kafa
İçimi kolay
bir şarap, içim esnasında kendini unutturmuyor, fazla veya az gelmiyor, yanınızda
bir arkadaş gibi geziyor ve açık, neşeli bir hissiyat yaratıyor. Tadı gibi
kafasının da ölçülü ve dengeli olduğunu söyleyebilirim.
Tutarlılık?
Aynı yıl,
aynı şarap, aynı şişeleme tarihi ve iki şişe arasında fark var. İki hafta
arayla içtiğimiz Kabatepe’lerden ilki daha leziz ve aromatik, ikincisi biraz
daha sert ve düzdü. Elbette koşullar da aynı değildi, yanında yediklerimiz
farklıydı lakin bir fark söz konusuydu, ama her ikisi de kötü
değildi neticede...
The Red Wine
Bir şarap
üreticisinin, uygun fiyatlı temel bir kırmızı şarabı olması çok iyi bir şey
bence. Mevzubahis Suvla Kabatepe buna
güzel bir örnek ve muadillerine göre çok iyi bir tat/fiyat oranına sahip.
Nerede
Mahalle
şarapçınızda diyecek halimiz yok, şarap satışına hala önem veren, çeşit getiren
marketleri sayacağız, Suvla bunları sayfasında da sıralamış...Sitesini ziyaret
edebilirsiniz, ayrıntılı, ürünleri ve üretim felsefesini tane tane, iyi bir
dille anlatıyor...Ha Amerika için hazırlanan versiyonuna girerseniz fiyatları
da görebiliyorsunuz, yoksa kafa kağıdına sahip bayi olmanız gerekir...
Aha bu da Almanya fiyatı, merak eden olusra diye...:)