Bu Ortamda Ağız Tadıyla Nasıl İçilir?
Ülke
gündemi ve bilumum siyasiler zihinlerimizi karanlık, koyu tonlara boyama
yarışındayken güzel bir şarabın tadını nasıl kaygısızca çıkarabilirim sorusu
takılıyor mu hiç aklınıza? Ben bazen kendimi bunu düşünürken buluyorum, hele
internet ve tv haber kaynaklarına fazlaca baktıysam, tadım kaçıyor, elim o
akşam şarap kadehine gitmiyor...Her akşam içtiğimden değil, ama içesim varsa
bile kayboluyor o istek...Böyle zamanlarda çocukken izlediğim, Alexander Dumas’ın
Üç Silahşörler romanından (çok sevdiğim ve defalarca okuduğum bir romandır bu
arada) uyarlama filmden bir sahne geliyor aklıma.
Athos,
Porthos, Aramis ve elbette D’Artagnan kardinalin güçleriyle çatışıyorlar. Çatısı
uçmuş, yarı yıkık bir binanın içinde mevzilenmişler ve bir yandan şarap içiyor,
bir yandan harika, iştah açıcı yemekler, peynirler, etler yiyorlar...Bir anda
içlerindeki iri kıyım Porthos’un şişesine, tam da büyük bir yudum alıp tadını
çıkardığı anda, kurşun geliyor ve şişe paramparça oluyor. Porthos çılgına
dönüyor ‘İşte şimdi bittin sen diye’ bağırıyor, piyade tüfeğini andıran uzun tabancalarını
kapıyor ve ateş ederek, arkadaşlarının müstehzi bakışları altında, mevziden
fırlıyor. Birazdan elinde iki şişe şarapla geri dönüyor, ‘Neyse ki bu pezevenkte
Burgundy şarabı varmış da kelleyi kurtardı’ diyor ve ekliyor ‘Canıma kast
edebilirler ama şarabıma asla!’